Korana virüs hepimizi tehdit etmeye devam ediyor. Türkiye’de de etkisini gösteriyor. Toplam vaka sayısının artmasıyla birlikte Sağlık Bakanlığı bilimi kurulunun  “Evde Kal” çağrısına uyarak  hem sağlıklı beslenmeye özen gösteriyor hem de bağışıklık sistemini güçlü tutmaya çalışıyoruz.  Corona virüsü (Covid-19) salgını nedeniyle karantina tedbirleri arttı. Hepimiz evlerimize kapandık,  evlerimizde kendimizi izole etti. . “Evde kal” çağrılarına uyanların sayısı günden güne artarken, 65 yaş üstü ve 20 yaş altına getirilen sokağa çıkma yasağı da toplumda karşılık buldu. Oysa kısa bir süre öncesine kadar hepimizin daha aktif bir hayatı vardı. 65 yaş üstü evden çıkıp gezerken, öğrenciler günün büyük çoğunluğunu okullarda geçiriyor , yaşam temposu hızla devam ediyordu.  Artık çalışanların çoğu işini evden yürütüyor. Programalar iptal edildi, toplantılar ertelendi, sosyal ve sportif aktiviteler askıya alındı. Değişen bu durum bedensel ve ruhsal sağlığımızı  ciddi olarak etkileyecektir.  Bugünlerde çoğumuz evde zaman geçirmekteyiz. Dolayısıyla da evde daha aktif zaman geçirmenin yollarını bulmalıyız. Aksi takdirde bunalacağız; bunaldıkça da mutfağa daha çok sık ziyaretler düzenleyeceğiz. Koronalı günlerde  mutfak ziyaretlerini seyrekleştirerek, ev içinde maksimum fiziksel aktivite yapmamız gerekir. Beslenmede altın kural “küçük bir hareket bile hiç hareket etmemekten daha iyidir.” Unutmayın karantina günlerinde koronodan izole olmak kadar, mutfaktan da izole olmak ve hareket etmek de o kadar önemlidir.  Aslında kilo almanın denklemi çok basit “Vücuda alınan ve harcanan  enerji dengesi”. Alınan enerji, harcanan enerjiden fazla ise yağa dönüşüp kilo oluyor. alınıyor.  Artan mutfak ziyaretleri  ve evdeki hareketsiz yaşam bu denklemi bozuyor. Sonuç fazla kilolar ,obezite…. Bazal metabolizması ve fiziksel aktivitesi yüksek olanlar kilo kontrolü konusunda zorlanmıyor. Yatar ve dinlenir vaziyette iken vücudumuzun yaşam faaliyetlerini sürdürecek , iç organlarının çalışarak harcadığı enerjiye ‘bazal metabolizma' denir. Yaş ilerledikçe bazal metabolizma düşer.  Karantina öncesi düzenli egzersiz  yapamasak da dışarı çıkarak yaptığımız aktiviteler ile aldığımız enerjiyi kısmen de olsa tüketebiliyorduk. Şimdi ise obezite tehlikesine karşı fiziksel aktivitelerimize ve aldığımız enerji miktarına çok  daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor. Evde ‘hareketsiz’ çok zaman geçirmek ve mutfakla fazla haşır neşir olmak obezite riskini yükseltiyor.  Obezite, kalp-damar hastalıkları ve diyabetin temel nedenidir. Aslında günümüzün ağır temposunda bireyler, yoğun güncel hayatlarında yeterli hareket ettiklerini söylüyorlar. Oysa sağlıklı beslenme düzeni ve beslenmede temel kurallar olan yeterli-dengeli-çeşitlendirilmiş faktörlerinin uygulanmaması ve düşük fiziksel aktivite obeziteyi tetikliyor. DUYGUSAL (HEDONİK) BESLENME Duygusal (hedonik) beslenme adı verilen, stres, depresyon veya sinirli olduğumuz zamanlarda normal yeme düzenimiz dışına çıkıp, karbonhidrattan zengin besinler tüketebiliyoruz. Duygu durumunun yeme davranışını etkilediğini gösteren çalışmalar var. Ruh halimiz kötüyken, stres koşullarında  yenenler genellikle abur cubur, kuruyemiş  ve, şekerlemeler oluyor. O ruh halinde yenenlere ‘rahatlatıcı yiyecekler’ diyebiliriz. Bu  yiyecekleri ruh halini iyileştiren bir çeşit ilaç, antidepresan olarak nitelememiz mümkündür.  Evde karantina altında olmak besin kaygısına ve duygusal yemeye yol açabilir. Öncelikle yalnız değilsiniz ve bu duyguları hissetmeniz normal. Koronavirüs büyüklüğünde stresli bir durum ortaya çıktığında, insanlar genellikle yeme davranışlarında önemli değişiklikler yaşar.

Editör: Haber Merkezi