11:22 - Reyhanlı katliamının firari sanığı yakalandı
11:07 - KIRMIZI BÜLTENLE ARANIYORDU, YAKALANDI!
10:50 - HBB’DEN KIRIKHAN’A PEYZAJ ÇALIŞMALARI
10:22 - SAMANDAĞ BELEDİYESİ PERSONEL A.Ş.’NİN DİSK GENEL –İŞ SENDİKA TEMSİLCİ SEÇİMİ GERÇEKLEŞTİ
10:16 - Otobüsü arızalanan muavin alt geçidi trafiğe kapattı
09:03 - Hatay’a Menba Kalitesinde İçmesuyu Vereceğiz…
08:59 - Dörtyol Belediye Başkanı Yaşar Toksoy MHP’den istifa etti
08:54 - azganlık spor 5 aşkarbeyli 3
İran 2018 yılına iyi girmedi. Halk, ilk başlarda hükümete sonra da rejime karşı sloganlar atarak sokaklara döküldü. Fakirlikten, işsizlikten şikâyet eden, iktidarın dış politikasının kendi zenginliklerini başka mecralara akıttığını ve bunun kendilerini fakirleştirdiğini dillendiren kitleler masum ve haklı bir protesto yapıyor görüntüsü verse de bu değişmeye namzet bir durumdur. Zira insanlar rejimin de baskılarından bıkmış durumdalar.
İran rejimi çok ihtimal verilmese de bu kez ciddi bir beka sorunu ile karşı karşıya. İran rejiminin coğrafya ülkeleri nezdinde tarihten gelen bozuk bir sicilinin oluşu, kendi iç siyasetinin baskıcı ve korkuya dayalı olması olayların büyümesini ve Humeyni rejiminin yıkılmasını isteyecek birçok gücün olmasını sağlıyor.
İşin ilginç tarafı rejimi otoriteleri ikinci sınıf vatandaş muamelesi yaptıkları Azeriler, Kürtler ve Sünni araplar değil bizzat Farisiler tarafından protesto ediliyor. Ama olayların büyümesi bu grupları da zaten sorunlu oldukları rejimle bağlarını inceldiği yerden koparmaya sevk edebilir. Onlara yardım etmek için ABD ve İsrail hazır beklemektedir. Kaldı ki ülkenin kuzeyinde yaşayan Azeriler hiçbir zaman kendilerini İranlı hissetmediler. Onlar Azerbaycan’ın İran tarafından gasp edilmiş topraklarında yaşadıklarını ve bir gün anavatanları Azerbaycan’a bağlanacaklarını hayal ediyorlar. Kürtlere gelince, beklide ABD onlara devlet kurma sözünü çoktan verdi bile. Malum Irak’ta, Suriye de, ve Türkiye’de kuramamıştı.
Trump ve İsrail başından beri halkı kışkırtan söylemlerle sokaktaki kitlelere adeta coşku veriyor. Suudi Arabistan aynı pozisyonda. Zira İran ve Arabistan arasında Yemen sorunu, Lübnan sorunu ve daha küçük bir çok sorun var. Şii, Sünni farklılığına hiç girmiyorum. Rusya tarafsızlığını koruyor. Türkiye her zaman ki gibi barışı, özgürlükleri ve İran’ın devlet bütünlüğünü savunuyor.
Kim ne derse desin, İran için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Halk sokaklarda bir isyan mı başlatır, başarılı mı olur, yoksa rejim tarafından bastırılır mı bilemem, ancak her halükarda İran rejimi bu olaydan sonra ensesinde bir kılıçla yaşayacak. İran Şahı’nı indiren halkın aynı yöntemle Humeyni rejimini indirmesi büyük bir olasılık olarak Rejim temsilcileri tarafından not edildi. Artık rejim güvende değil.
Bundan sonra ne olur, sorusuna verilebilecek en mümkün cevap, rejimin gösterileri Esed gibi silah zoruyla bastırması ve bunun bir iç savaşa dönüşebileceği ihtimali. Her ne kadar konu hakkında yazanlar, İran bir ulus devletidir, geçmişi vardır, tarihi bir devlet geleneği vardır gibi gerekçeler göstererek bunun atlatılacağını ifade etseler de rejimin mevcut tepkilerine ve fıtratına baktığımızda durumun hiçte öyle olmadığını görebiliriz. İran’ın bu günkü rejimi, geri adım atmak, halkın isteklerini yerine getirmek ve halkın “vazgeç” dediği ama kendisinin dava olarak kabul ettiği dış politikasından vazgeçmek gibi bir niyete sahip değil. Bunun yerine protestoları isyan ve dış güçlerin müdahalesi olarak görmektedir. Yani rejim diyor ki, dikkat edin, bir fetva ile protestoları isyan, protestocuları da düşman ilan ederim. Bu durumda rejim yanlıları ve koruyucuları doğal olarak bu düşmanı yok etmek için sokağa inebilirler. Bu da herkesin korktuğu bir iç savaş demektir. Rejim bunu istemez ama geri adım atmak yerine bunu yapma noktasına daha yakın gibi duruyor.
Biz Şah Mat zannetmiştik. Yoksa Şah reenkarne mi oluyor?